Astana ‘ya iner inmez ilk zorluk ile pasaport kontrolün hemen öncesinde yüzleştim. Registratse adı verilen göçmenlik kayıt formlarının doldurulması gerekiyordu. Benim bu konuda herhangi bir fikrim olmadığı ve daha önce kimse tarafından bilgilendirilmediğim için forma söyle bir göz gezdirdikten sonra işverenimin oğlunu yani Kazakistan’daki işverenimi cep telefonundan aramaya çalıştım ama Rusça otomatik mesaj dinlemek zorunda kaldım; “Etot abonet vremine ne dostupin prizvatinite pozje” o an için doğal olarak hiç bir şey ifade etmedi bana.
Yazıma geçmeden önce facebook sayfamı şu linki tıklayarak beğenmeyi ve youtube kanalıma abone olmayı unutmayın. Ayrıca bloguma abone olursanız yeni yazılarımdan ilk siz haberdar olursunuz.
Yazımın bundan önceki bölümü için tıklayınız.
Nursultan Nazarbayev Uluslararası Havalimanı – Astana
Aynı uçakta bulunan ve yine aynı formu doldurmakla meşgul olan diğer yolculardan önce kalem daha sonrada yardım isteyerek bir şekilde bahsettiğim formu doldurdum bu işlemi en son ben tamamlayabildim. Bu formu doldurmak yaklaşık 45 dakikamı aldı, bu ifadeye bakarak bahsettiğim formun çok uzun olduğunu düşünmeyin. Göçmenlik kayıt formu sadece avuç içi büyüklüğünde iki sayfadan oluşuyordu. Form kısaca ad, soy ad, ata adı(bu bölüm Türk vatandaşları tarafından doldurulamıyor, bu bölgeye özel bir durum isimler ; ad soyad ve aile adından oluşuyor. Feodor Dostoyevsky’nin Rodion Romanivich Raskolnikov karakterini hatırlayın), Kazakistan’da kalınacak süre, davet eden organizasyon, vize numarası, pasaport numarası ve imza bölümlerinden oluşuyordu. Çok kolay gözüküyor, bunu doldurmak ne kadar zor olabilir ki şeklinde düşünebilirsiniz, ama benim durumumu düşünürseniz bana hak verirsiniz sanırım.
Durum şu vizeniz yok. Turist gibi ülkeye giriş yapıyorsunuz ve çalışmayı düşünüyorsunuz. Ayrıca çalışma vizesi ile turist vizesi arasındaki farktan haberdar değilsiniz. Davet eden organizasyonun adını bilmiyorsunuz patronun oğlu da yazamayacağınıza göre acınacak durumdasınız. Diğer yolculara soru sormaya çalıştığınızda herkesten farklı yanıt alıyorsunuz bu durumda sanırım 45 dakika normal gözükebilir. Formu doldurduktan sonra pasaport kontrolündeki polis bana bir kaç soru sormaya çalıştı ama o İngilizce veya Türkçe anlayamıyordu bende Kazakça veya Rusça. Sonunda pasaportumu geri verdi ve böylece pasaport kontrolü tamamlanmış oldu.
Bagaj Alım – Tabi Alabilirseniz.
Pasaport kontrolünden hemen sonra valizimi aramaya başladım bildiğimiz havalimanı formatından farklı olarak bagaj alım için farklı bir oda oluşturulmuştu. Astana Nursultan Nazarbayev Uluslararası Havalimanında bende Ingilizce tabelaları takip ederek bagaj alım odasına yöneldim. Salonda sadece benim valizim vardı ve ters dönecek şekilde yere atılmıştı. Bagajımı alarak çıkış kapısına doğru yöneldim, kapıda üniformasından hava alanı görevlisini olduğunu düşündüğüm genç bir kadın tarafından durduruldum. Polis memuru ile yaşadığım sorunun aynısını bu kadınla da yaşadık. Bu görevli bagajımı gösteriyor ve benden bir şeyler istiyordu ama ne istediğini anlattığı dili anlamam mümkün değildi. Hayatımda ilk kez bu tarz bir dil duyuyordum sesler de bol miktarda “j” harfi vardı. Türkçe ile hiç alakası yok gibiydi ( aslında bu iki dil birbirine çok uzak değil ama ilk kez yüzleşmek kolay olmuyor.) Bu şekilde beraber 20 dakika bekledikten sonra görevli sanırım benden bıktı ve uzaklaştı böylece hava limanından çıkmayı başardım.
Kapıdan çıktıktan sonra 18-19 yaşlarında bir genç yanıma gelerek çok ağır bir aksan ile Türkçe olarak adımı sordu. Benim beklediği kişi olduğumu anladığında beni güzelce azarladı. 45 dakikadır orada beklediğini neden en son çıktığımı az kalsın daha fazla beklemeyip gideceğini söyledi . Ben henüz ilk şoku atlatamadığım için tepki veremedim ayrıca yüzümde hissettiğim soğuk Astana gecesi nedeniyle konuşarak vakit kaybetmek istemiyordum açıkçası. Daha sonra kapının hemen önünde bekleyen 1980 model Mercedes marka arabanın yanına giderek valizimi yerleştirmem için bagaj kapağını açtı. Bu arada arabada bir kisi daha olduğunu fark ettim kim olduğunu sorduğumda, omuz silkerek “arkadaş” dedi.
Hikayemin devamını okumak için tıklayınız.