Merhaba hepinize, Kültür Şoku hakkında yazmak için gerçekten yeterince bekledim. Eminim ki bir çok yerde buna benzer yazılar okudunuz ama birde benim deneyimlerimi okuyun. Yorumlarınız bekliyorum ama
Yazıma geçmeden önce facebook sayfamı şu linki tıklayarak beğenmeyi ve youtube kanalıma abone olmayı unutmayın. . Ayrıca bloguma abone olursanız yeni yazılarımdan ilk siz haberdar olursunuz.
Hayatımda ilk kez yurt dışına çıktığım yıl 2006 idi. 2006 yılında yaşadıklarımı şu linke tıklayarak okuyabilirsiniz. Bu yazıyı yazarken 2019’a girmek üzereyiz. Bir çok insan için yeterince uzun bir süredir yurt dışında yaşıyorum, ve bir çok ülkede kültür şoku şeklinde isimlendirilen insanlara özgü fakat bir o kadar da ilginç duygu yoğunluğunu deneyimlemek zorunda kaldım, ama tam olarak yaşadığım şeyin kültür şoku olduğu ayrımına varabildiğim yer Amerika Birleşik Devletleri oldu. Size klavyem yettiğince ”kültür şoku”nun evrelerinden bahsetmek istiyorum.
1) Kültür Şoku – En Güzel Zamanlar – Balayı Evresi :
Bu çok ilginç bir evre Amerika Birleşik Devletleri kültürüyle, zenginliğiyle, ve düzeniyle etkiler insanı, özellikle Hollywood etkisi biz Türkler için hissettiğinizden çok daha derinlerdedir. Özellikle ilk ziyaret ettiğiniz şehir New York City ise kendinizi bir süre bir filmin parçası olarak hissedersiniz, renkli hayatlar, büyük arabalar, inanılmaz şık ve güzel insanlar, yeşil ve büyük parklar, her yerden nerdeyse fişkıran sanat, çok renkli gece hayatı, mükemmel ve çok çeşitli restautantlar sizi etkisine alır, güclü bir hayal gücünüz ve yeterince vaktiniz varsa, çevrenizde yürüyen insanlari senaryosu sizin tarafınızdan yazılan bir filmin karakterlerine benzetir, onların hayatlarını hayatlarını izlersiniz düşüncelerinizde.
New York kelimelerini barındıran tüm şarkılar daha bir güzeldir o an. Hele bir de yaz mevsiminde geldiyeseniz bu şehre, ilk kez Central Park karşınıza çıktığında oluşan rahatlama duygusu , Braynt Park’ta kahve içmek ve hiç bitmeyen dinamizmin tadını çıkartmak, çimlere uzanmak, sırf eğlence için deniz ulaşım araçlarını kullanmak, Broklyn Bridge manzarasına doyamamak benzersizdir. Bu şehir ilk gelenleri büyüler, anlamsiz mutluluklara sebep olur. Bu evre de etraftan gelen Türkçe konuşmalara kulak kabartırsınız. Türkçe duyduğunuz sanki dünyada ki tek türk sizmişsiniz gibi şaşırır , o insalarla tanişmaya çalışırsınız. Eğer sadece iki hafta için ziyaret ediyorsanız Amerika Birlesik Devletleri’ni bu evreyi hiç atlatamazsınzz, kısaca aşık olursunuz bu şehre. Elbette size New York şehri özelinde kendi deneyimlerimden bahsetmekteyim, ama eminim ki diğer şehirlerde benzer duygular yaşatır insanlara…
2) Kültür Şoku – Hayal Kırıklığı Evresi :
Bu evre siz artık burada kalmaya karar verdiğinizden çok kısa süre sonra başlar aslında. Amerika’nın gerçekleri düşer peşinize. Herşey ne kadar da zordur… Ehliyet almaktan , iş başvurusu yapmaya, doktora gitmekten, alışveriş yapmaya kadar herşey çok farklıdır, Bu evre de herşey rahatsız eder sizi. 5 yaşında bir çocuk gibi hissedersiniz, herşeyin kuralları farklıdır. Birçok şeyi yeniden öğrenmek zorunda kalırsınız. Bunlarla uğraşırken bir de hayat ekonomik zorluklar eklerse resime , bu ülke neredeyse yaşamaz hale gelir. Üstünüze bir de yalnızlık çöker, yoktur yanınızda dostlarınız, aileniz… Yeni insanlar tanırsınız elbette, ama alsa beklediğiniz tadı alamazsınız, her saniyesinden nefret edersiniz, sürekli geri dönme kararı alırsınız, ama biraz daha sabredeyim dersiniz her yeni günün sabahında.
Eğer doğuştan şanşlı grubun bir üyesiyseniz, büyük bir olasılık ile İngilizce altyapınız vardır, ve belki sonuçta daha az zorlanarak bir iş bulur çalışmaya başlar ekonomik zorlukların üstesinden gelirsiniz fakat o iş de size farklı sorunlar yaşatır. Ne kadar iyi bilseniz bilin bu yeni dili hep anlaşmazlıklar yaşarsınız, çalışma arkadaşlarınız ile, iş yerindeki beklentiler çok farklıdır Türkiye’den. Arkadaşım sandığınız biri belki sizden nefret ediyordur ama bunu bile anlayamazsınız ilk başta. Bir de çok büyük metropollerde yaşamıyorsanız, bir zorluk daha eklenir hayatınıza… Sokaklarda insanların olmaması, heryere arabayla gitmek zorundasınızdır, çünkü insanlar yürümezler bu şehirlerde, mesafeler çok uzaktır, kilometreler boyunca yürüseniz bile hiç kimseyle karşılaşmayacağınız şehirler vardır Amerika’da. Toplu taşıma da hak getire ayrıca. Arabanız bozulsa işe gidemezsiniz, derdinizi de patronuza anlatamazsınız. Bir de üstüne bu evredeyken Türkiye ziyaretleri yapar ve orada uzun süreler kalırsanız her ziyaret sonrası daha da uzar bu evre.
3) Uyum Sağlama Evresi :
Bu evrede hala farklılar rahatsız eder sizi ama artık alışmaya başlarsınız. Yemekler lezzetli hale gelir ilk başta sürekli Türk Lokantası aramaya ara verirsiniz. İş ortamının aslında o kadar da kötü olmadığını fark edersiniz. Diliniz dönmeye başlar İngilizceye, halen ufak anlaşmazlıklar yaşansa da bunu önceden kestirebilir, ve durumu düzeltebilirsiniz. Bu evrde aslında benim vatanım neden böyle değil, soruları başlar, aslında Türkiye’de böyle olmalıdır , demek ki sadece bir doğru yolu yoktur yaşamanın, belki başka bir yol daha doğrudur. Artık burada yaşamak için gereken gücü kendinizde görürsünüz. Amerika idealist yapar sizi artık ülkenizde gördüğünüz yanlışları düzeltmeyi koyarsınız kafanıza, artık Türk arkadaşlarınız ve çevreniz de olmuştur. Boş vakitlerinizi Türk arkadaşlarınız ile geçirir, sabahtan akşama kadar ülkemizi kurtarmaya devam edersiniz söylevleriniz ile.
4) Kabullenme Evresi :
Bu evde anlarsınız ki aslında bu iki ülkeyi karşılaştırmaya gerek yoktur. İki birbirlerinden çok farklı kültürleri ve yaşama anlayışları vardır ve siz ne yaparsanız yapın bu böyle devam edecektir. Bunları karşılastırmaya veya değiştirmeye çalışarak bir yere varamazsınız. Yeni yaşamınıza uyum sağlar ve keyif alabilmeye bakarsınız. Bu demek degildir ki artık tam bir Amerikalı oldunuz.Aslında artık hiç bir yere ait değilsinizdir… Amerika’da uzun süre kalınca Türkiye’yi özlersiniz, Türkiye’de uzun sure kalınca yeni evinizi özlersiniz. Bir ayağınız burada diğer ayağınız oradadır. Bu evreye bir kere geldiniz mi, artık mutlu olmanız zordur. Artık hayat size ne getiriyorsa ucunda tutmaya çalışır yaşamaya devam edersiniz.
Hepinize teşekkür ediyorum bu uzun yazımı okuduğunuz için konun videosunu da çektim, izlemeyi arzu ederseniz buyrun.