Hayatım yeniden bir değişimin arifesinde bunu sizlerle ile paylaşmak istedim….. Bildiğiniz gibi yada bilmiyorsanız şuan da öğrendiğiniz gibi Virginia’nın başkenti Richmond’a yaşıyorum 7 aydır, ve yeniden taşınma zamanı geldi, yeni hedef daha öncekilere nazaran çok daha büyük ve eğlenceli bir eyalet… New York New York, teşekkürler Sinatra…
Yazıma geçmeden önce facebook sayfamı şu linki tıklayarak beğenmeyi ve youtube kanalıma abone olmayı unutmayın. Ayrıca bloguma abone olursanız yeni yazılarımdan ilk siz haberdar olursunuz.
Önümdeki 18 ayımı New York eyaletinde gecirmeyi planlıyorum. Newyork eyaletinin tarihi koprulerinden birinin yenileme inşaatinda görev alacagım. Bloğumda anlatmaya başladığım Astana’daki köprü projedesinden sonra ilk defa bir köprü inşaatında görev alacak olmak gerçekten heyecanlandırıyor beni. Son 10 yılım endüstriyel yapılarda ( rafineri. güç santralı, plastik fabrikası vb. ) geçtikten sonra yeniden inşaat mühendisi tarafından domine edilen bir inşaat alanına dönmek hem heyecan verici hem de mutlu ediyor beni…
İş yerim toplu taşıma araçları ile New York City’e yaklaşık 41 dakika mesafede. Bu nedenle New York City de kalmak çok cazip olmasa da NYC öyle bir şehir ki insanı kendine çekiyor. Pahalılığını bir kenara koyarsak , şehrin size önerdikleri ve imkanları inanılmaz…
New York City
Big Apple hiç uyumuyor ve size 7/24 birşeyler sunuyor. Yapabileceklerinizin öğrenebilecekleriniz sınırı yok. Yeni Hobiler edinmeniz, yeni bir dil öğrenmeniz, binlerce sosyal aktivitiye katılmanız, çok değişik sporlar yapabilmeniz , harika konserleri izlemeniz sıradan bir aktivite haline geliyo. Bunlar yetmiyormuş gibi, sadece Manhattan’ın sokaklarına kendinizi bırakıp saatlerde anlamsız şekilde yürüyebilirsiniz. Central Park’ta şehrin içindeki ormanın tadını çıkartırken bisiklet yada paten turu atmanız veya güneşlemeniz de mümkün. Sadece Times meydanına gidip , turistleri izlemeniz yada union meydanındaki bir festivale katılmanız bile zamanınızı iyi değerlendirmeniz için yeterli.
Bu kadar eğlenceli ve beni hakikaten heyacandıran bu şehrin dez avantajları da var elbette. Şehrin asıl sahibi maalesef fareler. Şehirden insan nüfusundan daha fazla fare yaşıyor. Şehir bizim istanbul’umuz kadar eski olmamasına rağmen bütün binalar çok eksi. 1900’lü yıllarda yapılan binalar yeni olarak değerlendiriliyor. Hayat inanılmaz derece de pahalı. Türkiye standartın çok uzak ve küçük studio ( yada kuş yuvası ) daireler güzer bir bölgede 3000 dolar/ ay şeklinde kiraya veriliyor. Araba sahibi olmak akıl karı değil, ama bu hatayı yaparsanız, arabanız için 800 dolar / ay gibi bir otopark parasını ve 400 dolar / ay gibi bir sigorta parasını gözden çıkartmanız gerekiyor. Ayrıca hergün uğraşmak zorunda olduğunuz trafikte çabası.
Bu yazımda sizinle mümkün olduğu kadar NYC fotoğrafı paylaşmak istiyorum. Bu fotoğrağları 2012 yılında NYC ziyaretimde çektim. Bu şehir bu bahsettiğim olumsuzluklarına yazın aşırı sıcağına ve kışın aşırı soğuğuna rağmen beni mutlu ediyor. Yazımdan da anlayacağınız gibi bu şehre gideceğim için çok heyecanlıyım. Bu şehirde mümkün olduğunca paylaşımlar yapmaya devam edeceğimi düşünüyorum, ama bu şehir hiç uyumuyor, temposuna alıştıktan sonra ne kadar vaktim olur elbette bilemiyorum.
Sabırla beni takip etmeye devam ettiğiniz için size saygılarımı sunuyorum. Sizi NYC fotoğrafları ile başbaşa bırakıyorum. Amerika’da Türk olmak ve hissettirdikleri için tıklayın.
