Amerika’da şantiye hayatı konusunu işlemediğimi fark ettim. Hazır Amerika mı, Almanya mı yazısını yazmışken, bu konuyu da atlamayalım. Yazıma geçmeden önce youtube Avusturalya için bu konu ilginizi çekiyorsa şu youtube videosuna göz atın, değerli arkadaşım Hüseyin Can Moroğlu bu ülke ve onun yurt dışı deneyimleri hakkında güzel bilgiler verdi. Ayrıca Amerika’da günlün yaşamı takip etmek isterseniz instagramda beni takip edebilir sorularınıza daha hızlı cevap alabilirsiniz. Yazdığım yazılardan haberdar olmak istiyorsanız, bloga abone olun ve facebookta kanal sayfasını takip edin.
Bu blogu düzenli olarak takip ediyorsan biliyorsundur; birçok ülkede çalışmış bir inşaat mühendisi olarak bu konuyu birkaç ülkeyle karşılaştırarak anlatmaya çalışacağım. Umarım yazı, biraz olsun ufkunu genişletir.

Amerika’da Şantiye Hayatı – Hayaller
Türkiye’de çalışırken bir gün, çalıştığım şirketin üst düzey yöneticilerinden biri, şantiye yöneticileriyle bir toplantı düzenlemişti. Adamın amacı, şirketin Rusya kadrosuna yönetici toplamaktı ve insanları tanımaya çalışıyordu. Elbette bu olay sonraları farklı noktalara gitti, ancak yazımız gereği o ana geri dönelim.
Türkiye için büyük sayılabilecek, ancak dünyadaki diğer endüstriyel tesislerle kıyaslandığında küçük bir işin EPC taşeron yönetim kadrosunda, adeta bir dolmuş dolusu müdür vardı. Bu yönetici, herkese kim olduğunu ve deneyimlerini sormaya başladı. Kimi müdürün hayatı tamamen Türkiye’de geçmişti, kimi az da olsa yurt dışında çalışmıştı ama genelde çalıştığı ülkeler Arap Yarımadası veya eski Sovyetler Birliği ülkeleriydi. Kimisi biraz Rusça biliyordu ama genel olarak kimsenin yeterli seviyede dil bilgisi yoktu.
Sıra bana geldiğinde, kendimi hızlı bir şekilde tanıtmak; ama aynı zamanda çok da böbürlenmeden, sade bir dille anlatmak istedim.
Anlattığım kariyer, odadakilerin çoğunda şaşkınlık yarattı. Neredeyse dünyanın en büyük projelerinde ve birçok farklı ülkede çalışmıştım. Projeler arasında dünyanın en büyük endüstri tesisleri, devasa madenler ve hatta New York şehri ile eyaletinde ikonik yapılar da vardı.
Konuyu anlamanız açısından çalıştığım ülkeleri şöyle sıralayayım:
2005 – 2006 – Türkiye
2006 – 2008 – Kazakistan
2008 – 2009 – Umman
2009 – 2010 – Rusya
2010 – 2012 – Kıbrıs – Rusya
2012 – 2013 – Kanada -Türkiye
2013 – 2019 – Amerika Birleşik Devletleri
2019 – 2022 – Almanya – Rusya
2022 – 2023 – Türkiye
2023 – Halen – Amerika Birleşik Devletleri
Bu toplantıda ilginin bana yönelmesinin ve üst düzey yöneticinin övgü dolu sözler sarf etmesinin tek bir nedeni vardı: Amerika’da çalışmanın, birçok insan için bir hayal olması. Amerika’nın marka algısı çok yüksek. Türkiye’nin en büyük firmasında üst düzey yönetici bile olsanız, Amerika’da çalışmak bambaşka bir prestij.
Bu sadece Türkiye’ye özgü değil. Avrupa’da bile Amerika’dan gelmiş olmak, sizin marka değerinizi artırıyor. İlginç ve biraz trajikomik ama gerçek bu.
Amerika’da Şantiye Hayatı – Gerçekler
Hayaller bir yana, peki gerçekler nasıl?
Bu konuyu ikiye ayırmak lazım. New York’u ayrı değerlendirmek gerekir. New York, dünyanın cazibe merkezi. En yetenekli göçmenler buraya akın ediyor ve burada ayakta kalmaya çalışıyor. Bu da doğal olarak ciddi bir rekabet yaratıyor. Burada iyi bir hayat yaşamak istiyorsanız, ciddi miktarda para kazanmanız gerekiyor ve bu yüksek kazançlı işlerde rekabet oldukça yoğun.
New York’u bir kenara koyarsak, Amerika’daki diğer şantiyelerde karşılaşacağınız ortam dünyanın geri kalanından çok farklı değil. Türkiye ya da başka bir ülkedeki şantiyelerde çalıştıysanız, burada da rahatlıkla uyum sağlayabilirsiniz.
İlk başta feet–inch, pound (lb) gibi ölçü birimlerine alışmakta zorlanabilirsiniz. Ezberleseniz bile gözünüzde canlandırmak zor oluyor. Ama zamanla alışılıyor.
İngilizce
Türkiye’de yıllarca İngilizce dersi almış olmamıza rağmen konuşma konusunda zorlanıyoruz. Bir de üstüne bulunduğunuz eyaletin aksanı eklenince işler başta biraz karışıyor. Ama bu da 6–8 aylık bir süreç. Sonra o da alışkanlık haline geliyor.
İş Güvenliği
Amerika’da iş güvenliği kültürü çok güçlü. Türkler olarak “demirden korksak trene binmezdik” kafasından geldiğimiz için bu biraz zorlayıcı olabilir. Ama bu konuda kaçış yok. Ayrıca hem kendi hem çalışanlarınızın sağlığı her şeyden önemli. Direnmek yerine desteklemek daha doğru olur.
İş Ayakkabısı
Amerika’da çoğu işveren, sigorta risklerinden dolayı iş ayakkabısı sağlamaz. Şantiyeye kendi ayakkabınızla gelmeniz beklenir. Bu ilk başta garip gelebilir ama burada standart uygulama bu.
Sabah Kahvaltısı – Öğle Yemeği – Akşam Yemeği
Sabah kahvaltısı, öğle ve akşam yemekleri tamamen sizin sorumluluğunuzda. Şirketler genelde bu konuyla ilgilenmez. Türk şantiyelerindeki gibi yemekhane bulmak kolay değildir. Büyük şantiyelerde bile bu yaygın değildir.
Amerika’da Şantiye Hayatı – Çalışma Saatleri
Genellikle haftalık çalışma süresi 50 saattir ve bu saatlerin ücreti ödenir. Hafta sonu çalışmanız beklenebilir, ancak bunun da karşılığı vardır. Ayrıca çoğu çalışan Per Diem (harcırah) alır. Bu da yemek, otel, benzin gibi günlük masrafları karşılamaya yeter.
Hiyerarşi
Türkiye’deki gibi proje müdürünün odasına titreyerek girmezsiniz. Müdürlere ismiyle hitap edebilirsiniz. Ama elbette bir hiyerarşi vardır, verilen direktiflere uymanız beklenir.
İzinler
İzin almak Türkiye’ye kıyasla daha kolaydır ama yine de her şantiyede olduğu gibi planlama gerektirir.
Sonuç olarak Amerika’da şantiye hayatı hayal edildiği kadar kolay değil ama sistemli ve öngörülebilir. İlk başlarda bazı alışkanlıklara uyum sağlamak zor olabilir, ancak zamanla bu yeni düzen sizin için normal hale gelir.
Peki senin Amerika’da Şantiye Hayatı hakkında algın nasıl? Yorumlarda benime bunları paylaş lütfen!.
Gezgin Şantiyeci sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
Miraç ER
Gezgin Şantiyeci Tarkan