Mülakat günü geldiğinde henüz hayatımı tamamen değiştirecek olan bu anın öneminden habersiz babam ve annemi de yanıma alarak Manisa’ya doğru yola çıktık. Yolculuk sırasında annem ve babam heyecanlıydılar bende bu işin olmayacağını düşünüyordum, açıkçası bu mülakatı hiç önemsemiyordum. Bu nedenle annem ve babam da benimle birlikte mülakata girmek istediklerinde bu isteğe profesyonelliğe hiç yakışmasa da olumsuz yanıt vermedim.
Yazıma geçmeden önce facebook sayfamı şu linki tıklayarak beğenmeyi ve youtube kanalıma abone olmayı unutmayın. Ayrıca bloguma abone olursanız yeni yazılarımdan ilk siz haberdar olursunuz. Bu mülakattan önceki deneyimlerim için tıklayın.
Manisa’nın ünlü mütahitlerinden ayrıca meslektaşım olan bu işveren adayım ( hep biz mi aday olacağız ) ile alışılmışın dışında ilginç bir mülakat geçirdik. İlginç bir mülakat olmasının nedeni işverenin bana biran önce iş vererek Kazakistan’a yollamak istemesi benim de sorular üstüne sorular sorarak tabiri caiz ise işi yokuşa sürmem idi. 6 sene öncesinden hatırladığım kadarı ile işveren ile diyaloğumuz şu şekilde idi.
Mülakat Soruları
-Ben; Astana nasıl bir yer?
-İşveren; İzmir’e benziyor
-Ben; Gelişmiş yani…
-İşveren; Turgut Özal ziyareti sırasında dünyada nüfusuna oranla kişi başına en çok araba düşen şehri olarak tanımlamıştı Astana’yı.
-Babam; Güvenli bir şehir mi peki?
-İşveren; Elbette çok güvenli, benim kendi oğlum da 3 senedir orada, güvenli olmasa ben göndermezdim.
-Ben; İklimi nasıl?
-İşveren; Çok soğuk kışın -45 dereceyi buluyor hava sıcaklığı, ama senin endişelenmene gerek yok ince işler saha mühendisi olarak çalışacağın için çalıştığın alanlar kapalı ve özel ısımaklar ile ısıtılmış olacak.
-Babam; O kadar soğuk iklimde insanlar nasıl dışarıda çalışıyor?
-İşveren; Dışarıda çalışmıyorlar genelde çalıştıkları alan kapatılarak ısıtılıyor belli bir sıcaklığın altında dışarıda çalışmak yasak.
-Ben; Peki bu şantiye tam olarak ne şantiyesi ve benim görev tanımım kesin olarak ne olacak.
-İşveren; Çok katlı bina şantiyesi… İnce işler saha mühendisi olacaksın ( bu yanıta dikkat edin daha bu şantiyeye gittiğimde gördüklerimi şuradan okuyabilirsiniz )
-Ben; Ama ben henüz askerlik yapmadım. 10 ay sonra geri dönmem gerekiyor
-İşveren; Bunu dert etmene gerek yok, 3 yıl çalıştıktan sonra bedelli (dövizli) askerlik yapacaksın
-Ben; Ne kadar para ödemem gerekiyor peki?
-İşveren; yaklaşık 5000 Avro.
-Ben; Pek ucuz değilmiş… Peki bu işte maaşım ne kadar olacak?
-İşveren; Yeni mezun inşaat mühendisine 1750 Amerikan Doları ücret ödüyoruz ayrıca ev tutuyoruz ve iki öğün yemek veriyoruz. 6 ayda bir 15 gün iznin var, ve uçak biletlerinde şirketten
-Ben; Açıkçası şartlar güzelmiş, ama yurt dışında çalışma karanını vermeden önce biraz düşünmem gerekiyor…
Daha sonra sizi arayıp kararımı bildirsem onaylar mısınız?
-İşveren; Tamam peki düşün ama çabuk karar ver en geç iki gün içinde bana kararını bildir. Şuanda acil ihtiyaç var.
-Ben; Peki teşekkür ederim.
Yeni Mezun İnşaat Mühendisi Kandırmak – Maaş ve İzin
İşverene mülakat sırasında belirtiğim gibi 2006 yılının Türkiye’sinde dolar kurunun (tam hatırlamıyorum ama) 1,60 civarında olduğunu düşünürsek 2800 TL maaş yeni mezun mühendis için hayal etmesi zor bir miktardı. Ayrıca şantiyeci arkadaşlar bilirler şantiyelerde kolay kolay izin alamazsınız ve Türkiye’de çalışanın yılda 14 gün izni olur oda alabilirse, 6 ayda 15 gün izin Türkiye’deki izinden daha fazlaydı. Şuan için yurt dışına çıkmak ve orada çalışmak çok alışık olduğum bir durum ve bir problem teşkil etmiyor ama 2006 yılında yurt dışında çalışmak daha önce hiç yurt dışında yaşamamış her Türk genci gibi ailemden ve sevdiklerimden uzun süre ayrı kalmak demekti ve kolay bir karar değildi. 5 senemin ailemden uzak olarak Kocaeli’de geçiren ben için sevdiklerimden ayrı kalmak kolay gibi gözükse de Astana, Kocaeli değildi. Arada aşılması gereken sınırlar, kurallar, pasaport kontrolü ve henüz yüzleşemediğim bir çok engel vardı.
Manisa Kebabı Zamanı…
Görüşmeden sonra seyahatimizin asıl amacını da tamamlayarak yani Manisa Kebaplarımızı da yedikten sonra eve dönüş yolundaki konuşmalarımızdan anladığım kadarıyla işveren beni değil ama annemle babamı etkilemiş gibiydi. Elbette beni yurt dışına göndermek istemiyorlardı ama bir yandan da bunun kariyerim için iyi olacağını düşünüyorlardı. Bir süre düşündükten ailemin ve daha sonra beni aldatacak olan evlenmeyi düşündüğüm kız arkadaşımın da onayını aldıktan sonra. İşvereni arayarak kararımı bildirdim. İşveren pasaportum olup olmadığını sordu benden olumlu yanıt alınca 2 gün içinde Kazakistan’a uçacağımı bu şekilde hazırlamam gerektiğini söyledi. Bir sene öncesinde work and travel programına katılmak için hazırladığım ama son anda katılamadığım için bir kenara attığım pasaport bir işe yarayacaktı ama hazır olduğu için süreyi kısaltmıştı. Kazakistan’a vize gerekip gerekmediğini sorduğumda, Kazakistan’ın Türk pasaportu sahiplerine 1 aylık ziyaretler için vize istemediğini öğrendim. Bu zamana kadar hiç yurt dışına çıkmamış her Türk genci gibi turist vizesi ile çalışma vizesinin ayrımını yapamıyordum henüz. Bu nedenle soru sormak bile aklımın ucundan geçmedi açıkçası.
Sıra gelmişti bu kararı arkadaşlarım ile paylaşmaya Kocaeli’den ev arkadaşım yakında askere gidiyordu ve bu sebeple bir kaç yakın arkadaşım ile ev arkadaşımı askere uğurlamak için toplandığımızda durumu hepsine açıkladım. Askere giden arkadaşım dahi kendi durumunu unutarak beni vaz geçirmeye çalıştı kararımdan. Bir anda toplantının odak noktası ben olmuştum. Bu sırada yaşananlar ve göç etmek ile ilgili düşüncelerim için tıklayın.
Yazımın devamı için tıklayın.