Kış süresince hava şartlarının olumsuzluğu dolayısıyla iş yapılamadığı için (-40C) bahar ve yaz ayını çok yoğun yaşıyorduk, şantiye 24 saat durmaksızın çalışıyordu. Ben 24 saat çalışmıyordum ama uyumadığım zamanların neredeyse tümünde çalışıyordum. Bu yoğun çalışma dolayısyıla işçiler doğru düzgün dinleme fırsatı bulamıyorlardı. Ayrıca şantiyemiz işçi güvenliğini en son planda bile değerlendiremediği için ve idareci eksikliğinden şantiyede çeşitli iş kazaları ile yüzleşmeye başladık.
Yazıma geçmeden önce facebook sayfamı şu linki tıklayarak beğenmeyi ve youtube kanalıma abone olmayı unutmayın. Ayrıca bloguma abone olursanız yeni yazılarımdan ilk siz haberdar olursunuz.
Yazımın önceki bölümünü okumak için tıklayın.
Şantiyenin Durumu – İş Kazaları
Köprü inşaatının betonarme bölümü köprü ayakları ve istinat duvarı inşaatından oluşuyordu. Ayda yaklaşık 1000 metreküp beton dökmemiz durumunda 3 ayda nehrin bir kıyasındaki betonarme işlerini tamamlayacağımızı öngörüyorduk. 1 ay içinde işe yeterince hakim olmuş imalatlar için gerekli süreyi optimize etmiştim. Ayrıca artık imalatlar için kaç işçinin gerektiğini kolayca analiz edebiliyordum.
Şantiyede 300 civarında işçi olmasına rağmen kalifiye işçi sayısı çok azdı. Bu nedenle her işçiyi kalifiye olsalarda olmasalarda her işte kullanmaya çalışıyorduk. İşin aciliyetine göre demirciye kalıp işini veriyor, kaynakçıya kalıp çaktırıyor, yada boyacıya demir bağlatıyorduk. Bu durum iş kazaları için mükemmel ortamı oluşturuyordu. Böyle bir anlardan birinde beton atmamız gerekiyordu ve elimizde daha önceden beton atmış işçi yoktu. Bu konuda Taylan’a durumu anlatıp biraz daha eleman alalım dediğimde, kaynakçılar boş duruyor onlar atsın betonu dedi. Çıktı işin işinden ve arkadaşları ile buluşacağını söyleyerek yemeğe çıktı.
İlk İş Kazası
Emir demiri keser mantığı ile genç kaynakçılardan birisini beton dökmesi için 3 metre yüksekliğinde ve 60 cm kalınlığındaki kalıbın üstüne çıkardım. Beton dökümene başladık genç kaynakçımızıda pompanın hortumunu tutup yönlendirme görevini verdik. 2 mikseri boşalttıktan sonra 3 üncü miksere başladığımız sırada kaynakçı hortumu elinden kaçırdı. Hortum betonun basıncının etkisiyle sağa sola sallamaya başladıktan kısa bir süre sonra şiddetli bir şekilde kaynakçıya çarptı ve çarpmasıyla kaynaknakçı yere düştü.
Bu olay gözlerimin önünde gerçekleşti ve bu sırada beton dökümünden 500 metre uzaktaydım. Hemen beton dökülen yere koştum, kaynakçı yerde yatıyordu kimsenin ona dokunmasına izin vermedim kafa üstü düşmüştü ve kendinde değildi. Uyandırmayı başardım ama konuşturmayı başaramadım. Anlamlı cümleler kuramıyordu. Biran önce hastaneye ulaştırılması gerekiyordu. Ama arabası olan işçiler dahil kimse kaynakçıyı hastaneye götürmek istemiyord. Birkaç taksi çağırdık ama hepsi aynı tepkiyi verdi.
Aksilikler Devam Ediyor
Ambulans çağırmayı da kabul eden yoktu, tercüman bile ambulans çağırmıyordu. Kazakistan’da yaralanmalı iş kazakları çok ağır sorumluluk getiriyordu şirketi batırma riski vardı ayrıca hastaneye götürene de sorumluluk getiriyordu. Bu sorumluluğu kimse üzerine almak istemiyordu. Taylan’ı aradım. Telefonda rahat rahat yemek yemesine izin vermediğim için azarlandım. Taylan’ın arabasıyla ve tercüman ile birlikte kaynakçıyı hastaneye götürdüler. Taylan şöför ve tercümana bu kazanın şantiyede değil bahçede olduğunu en az 30 kez tembihledi. Şantiye normal hayatına devam etmeye başladı. Bir önceki kazandan 3 saat geçmeden yine gözümün önünde başka bir işçi 5 metrelik bir kalıptan düştü. Onunda ayağı kırıldı bu kazadan sonra Taylan o günün uğursuz olduğuna karar vererek şantiyeyi 1 günlüğüne tatil etti.
Kaynakçı 3 gün komada yattı. Kazakistandaki hastanelere güvenemediğimiz için kaynakçının odasına gece gündüz refakatçi koyduk. Kazakistan’daki hastanelerden o devirde çeşitli skandallar ortaya çıkıyordu. Ayağı kırılan hastanın herhangi bir neden göstermekesizin böbreği alınabiliyordu. Tam olarak bilmiyorum ama büyük bir ihtimalle hastanedeki doktorlara rüşvet de verilerek hastanın bakımı sağlandı.
10 gün kadar kaynakçımız hastanede yattıktan sonra hastaneden çıktı, fakat ailesi hergün şantiyeye gelmeye başladı. Çocuklarının hayatının karardığından bahsediyorlar para istiyorlardı. Taylan bir miktar para vermeyi kabul etti. Aradan 5 gün daha geçtikten sonra ailesinin sürekli hayatının karardığını bahsettiği kaynakçı yeniden şantiyemizde çalışmaya başladı.
Taylan daha sonrasın da 1 haftalığını tatile gitmeye karar verdi. Ben bu kararına çok sevindim sitressiz olarak şasntiyede daha fazla işin tamamlanacağını düşünüyordum. Tek sorunum Rusça idi ama Rusça tercüman sürekli olarak sahada olduğu için problem yaşamayacağımı düşünüyorum ama bu düşüncem her zaman olduğu gibi gerçekleşmedi.
Yazımın devamı için tıklayın.