Depremden ders almamak ve inatla depremden ders almamaya çalışmak bizim ülkemize özgü durumlar… Ülke olarak her meslek dalında, her konuda kolay yoldan zengin olma peşindeyiz. Nerede köylü kurnazlığı, nerede kulaktan dolma bir bilgi varsa altından benim vatandaşım çıkıyor. 

Yazıma geçmeden önce instagram hesabımdan beni takip etmeyi, facebook sayfamı şu linki tıklayarak beğenmeyi ve youtube kanalıma abone olmayı unutmayın. Ayrıca bloguma abone olursanız yeni yazılarımdan ilk siz haberdar olursunuz.

Youtube Soruları

Sizin için bir sürü youtube videosu çekiyorum, hangi programları bilmeniz gerektiğini anlattığım videonun altına bile “Tarkan Abi, inşaat mühendisliğini yeni kazandım, sence yurt dışında iş bulmak için neler yapmalıyım?” sorusu geliyor. Bu yorumu yapan genç arkadaşımız videoyu izleme gereği bile duymamış.

Bu videonun demosunu Instagram’da gören bir takipçim bana şu mesajı attı: ”Yurt dışında iş bulmak istiyorum, bilgi alabilir miyim?” Bu genç arkadaşımız kendini tanıtmadan ya da ne iş yaptığını söyleme zahmetine bile girmeden bu soruyu sorabiliyor. “Yukarıda paylaştığım videoda bütün bilgiler var.” dediğimde “Videoları izlemeye vaktim yok, bana burada anlattıklarınızın özetini yazsanız incileriniz mi dökülür?” yanıtını verebiliyor.

İnşaat mühendisliği öğrencilerinden bana gelen mesajların neredeyse yüzde 70’i aynı: ”Ne yaparsam çok para kazanabilirim?” Geri kalanlarsa nasıl iş bulabilirim derdinde. Nasıl daha iyi bir mühendis olabilirim, nasıl kendimi geliştirebilirim diyenler bir elin parmaklarını geçmez. Bu soruyu soranların çok büyük bölümü de bu konuda bir araştırma yapma gereği duymamış veya videolarımı izlememiş ya da blogu okumaya zahmet etmemiş. Araştırmak istemeyen, her bilgi ayağına gelsin isteyen mühendisler yetiştiriyor ülkemiz. Youtube kanalıma ulaşan kitlenin arama sırasında kullandığı ilk sözcük ne biliyor musunuz: “İnşaat mühendisi maaşları”.  Bir önceki yazıma gelen yorumlardan biri şu: “Sayın Hocam, o kadar çok mühendis var ki artık müteahhitler yaşadı. Yarım milyondan fazla işsiz inşaat mühendisi var. Müteahhit mühendise ‘Şu projeyi onayla da sana para vereyim’ diyor ve mühendis doğru bir proje olmadığını bildiği için kabul etmiyor, sonra başka bir mühendis geliyor ihtiyacı da var, belki evine ekmek götürmesi gerek, 500 lirayı bile kabul ediyor, ne yapsın.”

Düşünsenize evine ekmek götürmek için katil olabilecek mühendis var aramızda ve hala bunu haklı çıkaracak, savunacak düşüncelere sahibiz. Biz, depremden ders almamak için uğraşıyoruz. 

Depremden Ders Almamak İçin Uğraşıyoruz…

Depremden Ders Almamak

Bu kafayla devam ettiğim sürece, “Mühendis yetiştirsek ne olur?”, “Bunun bize, ülkemize veya bu mühendisin kendine ne faydası var?” diye soruyorum. 1999 depremi sonrası ne değişti? Hangi konuda daha ileri gittik? Neden bir Japon’un hayatı bir Türk’ten daha değerli. Neden onların kullandığı teknolojiyi kullanmaya çalışmıyoruz, onların teknolojisinin pahalı olduğunu düşünenler aslında “snsan hayatı ucuzdur.” dediğinin farkında mı? Madem bu teknoloji Japonya’dan geliyor ve pahalı, benzerini üretmek için neden bir çaba sarf etme gereği bile duymuyoruz? Neden devletimiz 14 kez imar barışı ilan etti dersiniz veya neden yüzlerce kez imar kanununu değiştirdi? Nasıl olsa imar barışı gelir düşüncesiyle, deprem gerçeğine aldırmadan, bina yapan halkımıza ne demeli? Ya da eline keser aldı diye müteahhit olan, yasal boşluktan da faydalanıp istediğini istediği şekilde yapan müteahhitlere ne diyelim? Mühendislerimiz, devletimiz ve halkımız depremden ders almamak için uğraştığı sürece biz daha çok insanımızı kaybederiz.

Düşünceleriniz benim için önemli!

WordPress PopUp Plugin
%d blogcu bunu beğendi: