Bir önceki yazımda anlattığım gibi otelin ilk izlenimi inanılmazdı, kampta kalmaya alışan bir şantiyeci için yeni şirketim bana şok yaşatmaya devam ediyordu. Patonum beni bırakırken yarın sabah saat 6 da beni işe götürmek için alacağını söyledi. Yada onun gibi bişey söyledi, malum bir garip İngilizce konuşuyordu ama sabah saat 6:00 ve otelin önü sözlerini anladığıma eminim.Sonrasında Resepsiyona yöneldim ve ilk problemlem ile karşılaştım.

Yazıma geçmeden önce gezgin şantiyecinin instagram hesabını takip etmeyi, facebook sayfasını şu linki tıklayarak beğenmeyi ve youtube kanalına abone olmayı unutmayın. Ayrıca bu bloga abone olursanız yeni yazılardan ilk siz haberdar olursunuz. Bu bloga gezgin şantiyecinin hikayelerini okumaya ilk kez geldiyseniz sizi şöyle alalım.

Resepsiyondaki görevli benden otelde kaldığım sürece masraflarımın karşılanacağından emin olmak için bir kredi kartı istiyordu. Bende Türk şirketlerinden alışkın olduğum durumla karşılaşmadığım için şaşkındım. Normalde Türk şirketleri ile yurt dışına çıktıysanız ve kaldığınız yer bir otel ise şirket size yemek fişi verir ve o fişle yemek yersiniz, burada böyle bir durum yoktu. Bu nedenle resepsiyonistin kredi kartı istemesi beni şaşırtıyordu ama otel herşey dahil konsepinde değildi ve şirket tarafından sadece konaklama ücreti ödenmişti . Kredi kartımı verdim bu sırada anlaşma yaparken yemek konusunu konuşmadığımı hatırladım ama çok da önemsemedim.

İngilizce Bilmek yada Bilmemek!
Odamın Önünden bir Görüntü.

Kredi kartı sonrasında bana bir otel görevlesi oteli gezdirdi. Otel Antalyada’ki 5 yıldızlı otellere benziyordu, içerisinde 2 adet alakart restaurant ve 3 farklı açık büfe imkanı sunan restaurant vardı, akşam yemekleri okanus kenarında idi. Otelin içirsinde bir kaç havuz ve elbette plaj vardı ve birde gece klübü vardı. Sonrasında beni odama götürdüler oda deniz manzaları 30 metrekare civarında bir otel odasına göre çok güzel bir odaydı. Yerleştikten sonra deniz kenarındaki restaurantta akşam yemeğine gittim. Yemeği yedikten sonra hesap geldi, 20 dolar civarındaydı. Oda numarımı yazarak hesabı ödedim.

İngilizce Anlaşamamak!

Ertesi sabah saat 6:00’da otelin önündeydim beni patronum değil başka biri bekliyordu. Daha sonrasında İskoçyalı olduğunu öğrendiğim bu kişi benim ev arkadaşım olacaktı. İskoçya aksanı ile İngilizce konuşan bu kişiyi anlamakta inanılmaz zorlanıyordum ama genede sohbet etmeye çalıştım çok başarı olamasamda. Yol boyunca Amy Macdonald dinledik. ”Wish For Something More” şuan hala kulağımda ve Müzikten bahsettik. Bu sırada yolda iki adet askeri kontrol noktasından geçtik ama bizi durdurmadılar.

Wish For Something More!

Bu İskoçyalı arkadaş beni şantiye ofisine getirdi. Şantiye ofisi bir kaç konteynardan oluşan büyük bir ofisti ve beni saha müdürü ile tanıştırdı. Saha müdürü gayet güler yüzlü bir insandı. Gayet temiz ve kolay anlaşılır İngilice aksanı ile konuşuyordu daha rahat anlıyordum ama halen bir çok kelime havada kalıyordu, kelime haznemin ne kadar küçük olduğunu fark ettim ama konuşma sırasında anlamadıklarımı anlamış gibi yaptım asla tekrar ettirmedim ve neyi kast ettiğini soramadım. Her Türk gencinin İngilizce ile karşıştığında yaptığını yaptım, anlıyormuş gibi göründüm. Bu sırada aklıma takılan soruları sordum. Benim arabam niye yoktu? Oteldeki yemekleri kim ödeyecekti? Hep otelde mi kalacaktım?

Türk şirketlerinden alışkanlık herşeyin sorumlusunun bu adam olduğunu düşünüyordum, ama saha müdürü beni dinledikten sonra bu soruların yanıtını bilmediğini ama bunları HR’a soracağını söyledi. Bunlar konratında vardır gibi şeylerde söyledi ama ben bu bölümü de çok anlamadım. Malum İngilizce konuşuyordu ve ben yıllar boyunca İngilizce eğitimi almama rağmen ve bu dili bidiğimi sanmama rağmen saha müdürünü anlayamıyordum.

Devamı için tıklayın!

2 Comments

  1. Pingback: Müdürüm - Bir Newcastle Aksanı Hikayesi - Gezgin Şantiyeci

  2. Pingback: Başarısızlık - Gezgin Şantiyeci - Her Konuda Yetersiz Hissetmek.

Düşünceleriniz benim için önemli!

WordPress PopUp Plugin
%d blogcu bunu beğendi: