Küçük bir internet sorunu nedeniyle dün yazı yazamadım, çok özlememişsinizdir umarım, takip edenleriniz haberdardır geçen yazımda Kazakistan maceramı nihayete erdirmiştim ve tamamen bilinmezlerle dolu yepyeni bir maceranın arifesindeydim. Bu sefere çalışacağım ülke Umman Sultanlığı idi. Elbette 2008 yılı sonlarında da ilk başvurduğum kaynak Google oldu.

Yazıma geçmeden önce gezgin şantiyecinin instagram hesabını takip etmeyi, facebook sayfasını şu linki tıklayarak beğenmeyi ve youtube kanalına abone olmayı unutmayın. Ayrıca bu bloga abone olursanız yeni yazılardan ilk siz haberdar olursunuz.

Maalesef Google Umman Sultanlığı konusunda birkaç Vikipedia tarzı bilgi dışında hiçbir şey sunmuyordu. 2008 yılında internet bu kadar kapsamlı bir okyanus değildi. Google, Umman Sultanlığı aramasında biraz Muscat’tan, yani başkent olan şehirden, bilgi veriyor ama  Salalah (Şelale) şehri hakkında ise neredeyse hiç bilgi yoktu ve işin kötü tarafı bilgi alabileceğim bir tanıdığım da yoktu. 2008 yılında, 25 yaşımda kalkıştığım deneyim biraz olsun cesaret istiyordu. Daha önceki deneyimlerimde her ne kadar zor şartlarda da olsa Türk firmalarında, yani benim dilimi konuşan ve gerekirse kendi ülkemde karşıma alıp konuşabileceğim bir yetkilisi olan firmalarda, yurt dışında çalışmıştım. Bu hem bende hem de ailemde bir ferahlık yaratıyordu ama bu kez hiçbir bağlantım olmayan, gerçek hayatta hiç karşılaşmadığım tamamen farklı bir dili konuştuğum insanlara, hakkında hiçbir fikrim olmayan bir ülkede çalışmaya gidiyordum. Bu ülke, yani Umman Sultanlığı konusunda Google bile bana yardımcı olmak istemiyordu.

Umman Sultanlığı

Umman Sultanlığı – Yolculuk Hazırlıkları

Türkiye’de olduğum için mutluydum. Bir yandan ailemle zaman geçiriyor bir yandan da sağlık raporu, vize işlemleri, apostil işlemleri gibi yolculuk öncesinde tamamlamam gereken işlemleri tamamlıyordum. Bu işlem yeni şirket tarafından çok profesyonelce yürütülüyordu. Sağlık raporu almam gereken özel hastane randevuları şirket tarafından alınıyor, masraflar ben daha hastaneye gitmeden ödeniyordu. Vize evrakları için bana hep şirket tarafından ayarlanan bir yardımcı veya avukat eşlik ediyordu. Şirketten birileri sürekli benimle iletişimde kalıyor ve bilgi veriyorlardı, işlemler tamamlanınca beni başka bir gruba yönlendirdiler.

Bu grup mobilizasyonda uzmanlaşmış Amerika merkezli bir gruptu. Benle 2 saat süren bir telefon görüşmesi yaptılar ve bu sırada hangi uçuşu tercih edeceğimi ve uçuş aralarında hangi otelde kalmak istediğimi sorarak seçenekler sundular. Tamamen Tekfen mantığına alışmış biri için bana çok yeni bir deneyim sunuyorlardı. Tekfen ya da başka bir Türk şirketiyle bir şehre mobilize olurken, bu detaylar sizinle paylaşılmaz ama bir şirket temsilcisi havaalanına gelir ve bütün grubu yönetir. Kervan yolda düzülür, çıkan sorunlar çıktıkça çözülür. Ancak bu durumda ciddi bir planlama vardı ve her şeyin sorunsuz gitmesi isteniyordu ve bir şeyi atlıyorlardı… Beni.

Yolculuk sırasında başımdan geçenler de bir sonraki yazıma kalsın.

1 Comment

  1. Pingback: Türkiye'ye Dönüş - Gezgin Şantiyeci - Her son yeni bir başlangıç mıdır?

Düşünceleriniz benim için önemli!

WordPress PopUp Plugin
%d blogcu bunu beğendi: