Bugün sizinle ufak bir zaman yolculuğuna çıkalım. Bir anda kendinizi 1908 yılında Elazığ’da Süleyman Tandoğan’ın bedeninde bulduğunuzu hayal edin. O gün yolculuğunuz başlıyor 1 ay boyunca yürüyorsunuz, Beyrut limanına ulaşıyorsunuz. Orada 2 ay çalışıp para biriktiriyorsunuz ve kendinizi Marsilya’da giden bir yolcu gemisinde buluyorusunuz. Burada da 1 ay çalıştıktan sonra okyanusu geçen bir gemide açıyorsunuz gözlerinizi karşınızda Özgürlük Anıtı ve Elis adasına giden bir geminin güvertesindesiniz.

Yazıma geçmeden önce instagram hesabımdan beni takip etmeyi, facebook sayfamı şu linki tıklayarak beğenmeyi ve youtube kanalıma abone olmayı unutmayın. Ayrıca bloguma abone olursanız yeni yazılarımdan ilk siz haberdar olursunuz.

Özgürlük Anıtı

Yolculuğunuz büyük bir bölümünü aç geçirdiniz ve artık Osmanlı topraklarından çıkıp Amerika Birleşik Devletlerine geldiniz, hiç bilmediğiniz bir ülke ve insanlar, Elis adasında sizi zeka testleri ve belkide karantina bekliyor ne hissederdiniz. Bu hikaye size ilginç geliyorsa Uzun Yol isimli belgesele bir şans verin.

Biz bu yolcuğunuzda sizi karşılayan dünyanın en çok tanınan anıtlarından biri olan Özgürlük Anıtı ile biraz daha yakından ilgilenelim.

Özgürlük Anıtı – Bir Ortak Çalışma

Amerika Birleşik Devletleri ile Fransa halkarının dostuklarının anısına bu iki devletin beraberce çalışmasıyla dikilen bu bakır anıt, 1886 yılından beri Amerika Birleşik Devletleri’nin sembolü olarak varlığını sürdürmekte. Fransız heykeltraş Frederic-Auguste Bartholdi tarafından kendi annesinin yüzünü model alarak ve bakır malzemesi kullanarak yapıtığı bu anıtın iskeletinin tasarımı ünlü Fransız mimar ve inşaat mühendisi Alexandre-Gustave Eiffel’e yani eyfel kulesini Fransa’ya kazandıran adama ait.

Fransa’da Bartholdi ve Eiffel çalışmalara devam ederken Amerika’da başka bir telaş başladı bu heykel nereye konulacaktı ve parasını kim karşılayacaktı, bu sorunu halletmek için bağış geceleri ve yarışmalar düzenlendi ama bu emekler ünlü gazeteci Joseph Pulitzer işe dahil olup gazetesini kampanyalarda kullanması ile anca çözülebilirdi ve heykelin kaidesi Amerikalı mimar Richard Morris Hunt tarafından tamamlandı.

1885 yılında Bartholdi tarafından tamamlanan Özgürlük Anıtı parçalara ayrılarak 200’den fazla kasaya konuldu ve bir fransız gemisiyle New York’a getirildi. Haziran başında New York şehrinin Beldoe adasına varan bu anıt 4 ay süren çalışmalar sonunda 28 Ekim 1986’da başkan Grover Cleveland tarafından kullanıma sunuldu.

4 Temmuz 1976

Özgülük Anıtı sağ elinde bir meşhale ve sol elinde bir tablet tutar. Tabletin üstünde 4 Temmuz 1976 tarihi ( Bağımsızlık bildirgesi tarihi) yazılıdır. Heykelin başındaki tacın 7 sivri ucu, 7 kıtayı ve 7 oykanusu simgeler. Kaidesi ile birlikte 93 metreye ulaşan Özgürlük Anıtı Amerika’ya gelen göçmenlerin ilk işlemlerinin yapıldığı Elis Adasına geçen gemilere görgemli bir ”Welcome” sunar. Anıtın kaidesine kazınan sonenin en ünlü bölümü o yıllarda Amerika’ya gelen ve yeni bir hayat arayan milyonlarca göçmene özgürlük ve demokrasi içeren bir mehaba amacı taşır.

“Give me your tired, your poor/Your huddled masses yearning to breathe free/The wretched refuse of your teeming shore/Send these, the homeless, tempest-tost to me/I lift my lamp beside the golden door!” (1883 – Emma Lazarus)

1956’da bulunduğu adanın adının da değişmesine neden olan Özgülük Anıtı ilk renginin kızıl/kahve rengi tonlarında olmasına rağmen zamanla yağmur/güneş ve rüzgar etkisiyle ünlü yeşilimsi rengini almıştır.

Düşünceleriniz benim için önemli!

WordPress PopUp Plugin
%d blogcu bunu beğendi: